çökertmek ne demek?
- Çöktürüp oturtmak.
- Bulunduğu yere yıkmak, çökmesini sağlamak
Böyle bir bahar taşmasında, bizim kerpiç evi çökertti.
S. F. Abasıyanık - Moral bozmak, dağınıklığa yol açmak.
Collapse.
To make kneel.
To cause to collapse.
To break in.
To stave in.
Precipitate.
Weight down.
çökertme
- Bir tür halk oyunu.
- Cep.
- Deniz dibine indirilerek üstüne balıklar geldiğinde köşelerinden çekilip kaldırılan ağ.
- Çökertmek işi veya durumu.
- Karşısındakini zorlayarak dizi ve elleri üzerine düşürme.
Overthrow.
Collapse.
çökertme ağları
- İstihsal alanlarında suyun dibine veya içine çökertilmek suretiyle kullanılan su ürünleri istihsal vasıtası.
Blanket net.